Merkez Bankası politika faizini dünkü toplantısında 5 puan daha artırdı ve yüzde 40’a çıkardı. Piyasa beklentilerinin üzerinde gelen faiz artışı Borsa İstanbul’da bankacılık endeksi öncülüğünde önce bir yükseliş getirse de kapanışa doğru satışlar hızlandı. Bugün de endekslerde negatif bir seyir söz konusu. Merkez Bankası’nın iletişimi, yüksek faiz politikasının bir süre daha devam edeceğini ortaya koyuyor. Peki bu ortamda borsa yatırımcısı ne yapmalı?
BORSAYI OLUMSUZ ETKİLEYEN FAKTÖRLER NE?
Öncelikle neden yüksek faizin borsayı ilk fiyatlamada negatif etkilediğine bakalım. Merkez Bankası faiz artırdıkça ve TL mevduatın payını artırıcı politika izleyeceğini söyledikçe TL mevduat faizlerinde yukarı yönlü hareketler yaşanıyor. Özellikle kur korumalı mevduattan çıkışı hedefleyen Merkez Bankası’nın politikası Türkiye’de en çok tercih edilen 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizlerinin yüzde 45’in üzerine gelmesine neden oldu. Bu kabaca bir hesapla aylık yüzde 4 risksiz getiriye işaret ediyor. Son yıllardaki ‘yüksek enflasyon düşük faiz’ politikası öncesinde geleneksel olarak TL mevduat yatırımcısı olan vatandaşların da, yeniden cazibe kazanan TL mevduata bir dönüş yapmaları sonucunu doğurdu bu hamleler. Ama KKM dönüşleri dışında TL mevduata verilen faiz oranları halen daha yüzde 40’ın altında seyrediyor ve KKM’den dönen yatırımcıların da 3 ay sonra bu yüksek faizleri bulup bulmayacakları da belirsiz.
İkincisi yüksek faiz işletme sermayesi ihtiyacı ve kaynak ihtiyacı olan şirketlerin borçlanma maliyetlerinin artacağı sonucunu da doğuruyor ki TL cinsi ticari kredi faizleri yüzde 50’nin üzerinde seyrediyor. Bu, artan faiz yükünün kaynak sorunu yaşayan işletmeler için sıkıntılı bir durum yarattığını gösteriyor ki bunu da ürettiği mala yansıtamayacak durumda olan şirketler için çok daha büyük bir sorun olarak öne çıkıyor.
Üçüncü olarak ise 2024 için uygulanacak olan enflasyon muhasebesi var. Enflasyon muhasebesi uygulandığında son yıllarda yüksek enflasyonla yüksek kârlara imza atan işletmelerin bir anda kârlılıklarının gerilemesi sonucunu doğuracak ki bu da borsadaki fiyatlamalara negatif yansıyacak bir durum.
ÖZKAYNAĞI YETERLİ, KAYNAK İHTİYACI AZ OLAN
Tüm bunlar borsa için negatif durumu ortaya koysa da piyasa analistleri yüksek faiz dönemlerinde de borsanın gücünü koruduğuna işaret ederek 2001 yılında yaşananları örnek gösteriyor. Borsa yatırımcısının portföy dağılımını ve seçimlerini doğru yaparak halen daha borsada kalabileceğini belirten uzmanlar borsaya artık makro değil mikro bakmak gerektiğini ve sermaye yapısı güçlü, asli görevini yerine getirmek için kaynak ihtiyacı yüksek olmayan şirketlerin öne çıkacağını vurguluyor. Ancak kaynak kullanımına muhtaç, özkaynağı yetersiz şirketlerin ise önümüzdeki yıl negatif etkilenmesi bekleniyor. Nakit varlığı, öz sermayesi güçlü, kaynak kullansa bile bunu ürettiği ürünün fiyatına yansıtarak satabilecek firmaların öne çıkacağını belirten analistler aralık ve ocak ayları itibariyle bu şirketlerin ayrıştırılmasına başlanacağını belirtiyor.
ANALİSTLER HANGİ SEKTÖRLERİ ÖNE ÇIKARIYOR?
Analistlerin yorumlarından yüksek faiz ortamında öne çıkması beklenen sektör ve şirketler şöyle tanımlanıyor:
Telekomünikasyon: Yatırıma bağımlı bir sektör olsa da mevcut kapasitesiyle devam ettiğinde dahi sürekli nakit yaratma kapasitesi bulunuyor. Uzmanlara göre sektör kârlarını koruyabilir. Her ne kadar fiyat konusunda kamu kontrollü olsa da enflasyon nedeniyle gelecek fiyat artışları kârlarda yükseliş getirebilir.
Bankacılık: Enflasyon muhasebesi uygulayamayacak olan bankalar gelecek yıl da kârlarını koruma potansiyeline sahip. Özellikle yükselen kredi faizleri her ne kadar kredi büyümesi sınırlı kalacak olsa da kazanç sağlayacak. Uzmanlara göre vergi yükü ağırlığının artması sebebiyle kâr artışı sınırlı kalsa da belli bir fiyatı koruyup üzerine daha fazlasını yazabilecek potansiyele sahip.
Holdingler: Banka sahibi olan holdingler olarak ayırmak gerektiğini vurguluyor analistler. Bankası olan holdingler, bankalardaki pozitif durum nedeniyle konsolide bilançolarda kârlılıklarını koruma ve büyütme şansı bulabilecekler.
Banka dışı finans: Banka dışı finans kesiminde sigorta öne çıkıyor. Analistlerin belirttiğine göre sigorta primlerinin çok yükselmiş olması sektörün karlılığını olumlu etkiledi. Her ne kadar yüksek prim hacim kaybı yaratsa da mevcut durumda kârlılığın devamı öngörülüyor. Bunun dışında leasing ve faktoring sektörü de yüksek kârlılıklarıyla öne çıkıyor.
PORTFÖY DAĞILIMI NASIL OLMALI?
Diğerlerinde, özellikle sanayi sektöründe ise fiyatlamalar hammadde ve diğer gelişmelere bağlı olacak. Demir çelik sektöründe seyri hammadde fiyatları belirliyorken, kimya sektörü ise kurdaki değişimden çok etkileniyor. Analistlere göre kurdaki artış hızının yavaşlaması kârlılık seviyesini etkileyecek. Analistler, bu sektörde vaziyetin 2024 ilk çeyrekten sonra görüleceği görüşünde.
Çimento sektörü yaşanan büyük deprem sonrasında talebin devam ettiği bir sektör. Ancak analistler borsada çimento sektörü şirketlerinin hisse fiyatlarının çok yüksek seyrettiğini önden fiyatlama yapıldığını ve neredeyse 5 yıllık artışın fiyatlandığını belirtiyor.
Peki portföyler nasıl yapılmalı? Analistler halen daha dövizin cazibesini koruduğu ancak yüzde 100 döviz varlıklarında kalınmasının artık çok cazip olmadığı görüşünde. Bunun yüzde 25’inin TL mevduata yüzde 25’inin ise borsaya aktarılabileceği kaydediliyor analistler tarafından.
YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR